Çilek. Bu yaz meyvesindeki malik asit diş yüzeyini doğal yoldan beyazlatır. Diş lekelerini sararmasını önler ve giderir.
Badem ve ceviz. Plak oluşumunu önler ve diş yüzeyinde lekelenmeleri giderir. Sağlıklı yağlar, protein içerir inci gibi dişleriniz olur.
Soğan. Ağız kokusu yapsa da ağız ve diş sağlığı için çok önemlidir. Renklenmeleri önler ve giderir.
Elma. Yeşil elma diş dostudur. Diş etlerini güçlendirir çürüğü önler ve rengi açar.
Kabartma tozu veya karbonat diş macununda bu sebeple kullanılır diş rengini açar.
Havuç dişleri temizler ağzı ferahlatır dişleri beyazlatır.
Brokoli. Öğle yemeğinde çiğ veya haşlama brokoli hem sağlıklıdır hem diş dostudur. Doğal bir diş fırçası ve macunu gibidir.
Peynir. Nefesi kokutsa da diş dostudur. Portakal, su, armut, süt ve yoğurt da dişleri beyazlatır.
Kaynak.7gunsaglik
Ağız Yarası (Aft) Nedenleri ve Tedavi Yolu
Dönem dönem herkesin yaşadığı ağız yaralarına verilen isimdir aft. Hastanın yemek yemesine, su içmesine, hatta bazı ciddi vakalarda tükürüğünü kontrol etmesine dahi engel olabilen bu sağlık sorunu farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkabilir. Sert ve keskin köşeleri olan yiyeceklerin yenmesi esnasında ağız içinde oluşan tahrişlerin enfeksiyon kapması ile ortaya çıkan bu tür ağız sorunları bazı durumlarda vitamin eksikliği ve bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeni ile oluşabilmektedir. Stres ve vücutta ilerleyen farklı sağlık sorunları da aft oluşumunu tetikleyen etkenler arasındadır.
Aft oluşumlarının kısa süre içinde iyileşmesini beklemek hata olur. Ağız yapısının nemli ve sıcak oluşu, aft oluşumunu tetikleyen etkenin canlı kalmasına da zemin hazırlamaktadır. Bu yüzden aft tedavilerinde ağız içinin dezenfektasyonu önemlidir. Tedavi sürecinde ağzı tuzlu su ile gargara yapmak ya da karbonatlı su ile gün içinde çalkalamak aftların tedavisinde etkili rol oynamaktadır. Ortalama 10 gün süren aft yaralarının tedavisinde hastanın konforunu sağlamak adına uyuşturucu jel ya da kremler kullanılabilir.
Kaynak.7gunsaglik
Aft oluşumlarının kısa süre içinde iyileşmesini beklemek hata olur. Ağız yapısının nemli ve sıcak oluşu, aft oluşumunu tetikleyen etkenin canlı kalmasına da zemin hazırlamaktadır. Bu yüzden aft tedavilerinde ağız içinin dezenfektasyonu önemlidir. Tedavi sürecinde ağzı tuzlu su ile gargara yapmak ya da karbonatlı su ile gün içinde çalkalamak aftların tedavisinde etkili rol oynamaktadır. Ortalama 10 gün süren aft yaralarının tedavisinde hastanın konforunu sağlamak adına uyuşturucu jel ya da kremler kullanılabilir.
Kaynak.7gunsaglik
Diş Bakımı ve Temizliği Nasıl Yapılmalıdır?
Diş çürüğü bulaşıcı olup ebeveynlerden çocuklarına bulaşabilmektedir. Ağız bakımı ve diş sağlığı bebeklikte dişlerin çıkmasından itibaren başlanmalı ve yaşam boyu devam etmelidir.
Iki buçuk yaşına gelene kadar bir çocuğun ağız ve diş bakımından anne ve babası sorumludur. Bebeğin ilk dişleri çıktığında anne işaret parmağına sardığı ıslatılmış temiz bir gazlı bez veya tülbent yardımı ile bebeğinin dişlerini temizlemelidir. Her beslenme ardından bir miktar su verilerek ağız temizliği sağlanmalıdır.
Çocuğun diş sayısı arttığında dişler, diş fırçası ile temizlenmeye başlanmalıdır. Iki buçuk yaşından sonra çocuk dişlerini fırçalamayı teşvik edilmeli, anne ve babada bu konuda çocuklarına örnek olmalıdırlar.
Iyi bir ağız ve diş sağlığı için;
Dişler günde en az iki kez florlu diş macunu yardımı ile fırçalamalı, çocuklar da buna teşvik edilmelidir. Sadece dişleri fırçalamak yeterli değildir. Ağız ve diş temizliği için diş iplerinin rolü de çok önemli ve etkilidir. En az 6 ayda 1 kez, bir diş hekimine gidilerek muayene olunmalıdır. Düzenli bir beslenme alışkanlığı edinmeniz ve günde 5 öğün den fazla yemek yememeniz son derece önemlidir
Kaynak.7gunsaglik
Iki buçuk yaşına gelene kadar bir çocuğun ağız ve diş bakımından anne ve babası sorumludur. Bebeğin ilk dişleri çıktığında anne işaret parmağına sardığı ıslatılmış temiz bir gazlı bez veya tülbent yardımı ile bebeğinin dişlerini temizlemelidir. Her beslenme ardından bir miktar su verilerek ağız temizliği sağlanmalıdır.
Çocuğun diş sayısı arttığında dişler, diş fırçası ile temizlenmeye başlanmalıdır. Iki buçuk yaşından sonra çocuk dişlerini fırçalamayı teşvik edilmeli, anne ve babada bu konuda çocuklarına örnek olmalıdırlar.
Iyi bir ağız ve diş sağlığı için;
Dişler günde en az iki kez florlu diş macunu yardımı ile fırçalamalı, çocuklar da buna teşvik edilmelidir. Sadece dişleri fırçalamak yeterli değildir. Ağız ve diş temizliği için diş iplerinin rolü de çok önemli ve etkilidir. En az 6 ayda 1 kez, bir diş hekimine gidilerek muayene olunmalıdır. Düzenli bir beslenme alışkanlığı edinmeniz ve günde 5 öğün den fazla yemek yememeniz son derece önemlidir
Kaynak.7gunsaglik
Çocuk Gelişimi İçin Gerekli Besinler
Kaç yaşında olursa olsun çocukların iyi beslenmesi temelleri için şart.
Çocuğunuzun gelişimi için bu 10 besini öğünlerden eksik etmeyin!
MEYVELER
Çocuklarımız için ideal bir atıştırmalık olan meyveler beslenme tarzlarının önemli bir parçası. Ortadan ikiye kesilmiş bir elma akşam yemeği öncesinde faydalı olacaktır. Aynı zamanda unutmayın; ne kadar renkli, o kadar sağlıklı! Mavi ve mor meyveler ve sebzeler (patlıcan ve yaban mersini gibi) önemli bir antioksidan olan resvetarol içerir ve çocuklarınızın sağlığını koruma açısından etkili olacaktır.
SEBZELER
Çocuklarımıza sebze yedirmek pek de kolay değil! Dolayısıyla sebzeleri öğünlere katarken hep yaratıcı olmaya özen gösterin. Örneğin sebzeleri onlara taco`ların içinde verin. Aynı zamanda yeşil yapraklı sebzeleri çocuklarınızın beslenme planından eksik etmeyin. Örneğin ıspanak, pazı gibi yeşil sebzeler kandaki oksijeni artıran ve kanı temizleyen klorofil içerdiğinden çocuklarımızın sağlığı için önemli!
FINDIKLAR
Fındıklar çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde yağ ihtiyacını karşılamaları ve enerji kazanmaları açısından oldukça önemli bir yer tutar. Siz de fındıklar, çekirdekler ve kuru meyvelerden güzel karışımlar yapın ve bu rengarenk faydalı atıştırmalıklar ile çocuklarınıza enerji depolayın.
FISTIK EZMESİ
Fıstık ezmesi mükemmel bir protein, vitamin, magnezyum ve demir kaynağı olduğu için çocuklarınızın sağlıklı beslenmesi için çok önemli! Kepekli ekmekle bir araya getirerek çocuğunuz için mükemmel bir sandviç hazırlayabilirsiniz.
BALIK
Balık içeriğindeki faydalarla çocuğunuzun sağlığına önemli katkılarda bulunuyor. Çocuğunuzun hangi balığı sevdiğini bulmaya çalışana kadar her çeşit balığı deneyin. Unutmayın; özellikle ton balığı içerdiği protein ve omega3 asitleriyle balık çocuğunuzun gelişimi için fazlasıyla önemli!
PEYNİR
Çocuklarınızın yemeklerine mutlaka peynirler eklemelisiniz. Peynirleri çocuğunuza sunarken krakerler ve harika atıştırmalıklarla daha lezzetli ve çekici hale de getirebilirsiniz. Yağsız süzme peynir ve keçi peynirinin ideal protein kaynaklarını olduğunu unutmayın!
TAM TAHILLAR
Kepekli makarna ve tam tahıllı ekmekler, kahvaltılık gevrekler, esmer pirinç ve yulaf… Sağlığımız önemli ölçüde etkileyen bu beslenme detayları çocuklarımız için de çok önemli. Makarna, pilav gibi fazlasıyla tüketilen bu besinleri bu tercihlerle yapmanız ve çocuklarınızın beslenmesina bu şekilde döir ve protein katmanızı tavsiye ederiz.
FASULYELER
Çocuğunuzun fasülye seviyor mu? O zaman şanslısınız! Protein, karbonhidrat ve demir açısından oldukça zengin olan fasülyeleri çocuğunuzun menülerine salatalar ve ana yemeklerle katın!
PATLAMIŞ MISIR
Çocuğunuzun abur cubur keyfi için ideal bir seçenek! Sağlıksız onlarca seçenekten vazgeçin ve ona atıştırma keyfini patlamış mısırlarla yaşatın!
SU VE MEYVE SULARI
Sıra sıvıya gelince… Su her zamanki gibi başrolde. Tabii ki temel besin kaynaklarımızdan suya meyve suları ve süt ekleniyor. Bu içecekler çocuklarımızın öğünlerinin önemli bir yerini kaplıyor.Kaynak.7gunsaglik
Çocuğunuzun gelişimi için bu 10 besini öğünlerden eksik etmeyin!
MEYVELER
Çocuklarımız için ideal bir atıştırmalık olan meyveler beslenme tarzlarının önemli bir parçası. Ortadan ikiye kesilmiş bir elma akşam yemeği öncesinde faydalı olacaktır. Aynı zamanda unutmayın; ne kadar renkli, o kadar sağlıklı! Mavi ve mor meyveler ve sebzeler (patlıcan ve yaban mersini gibi) önemli bir antioksidan olan resvetarol içerir ve çocuklarınızın sağlığını koruma açısından etkili olacaktır.
SEBZELER
Çocuklarımıza sebze yedirmek pek de kolay değil! Dolayısıyla sebzeleri öğünlere katarken hep yaratıcı olmaya özen gösterin. Örneğin sebzeleri onlara taco`ların içinde verin. Aynı zamanda yeşil yapraklı sebzeleri çocuklarınızın beslenme planından eksik etmeyin. Örneğin ıspanak, pazı gibi yeşil sebzeler kandaki oksijeni artıran ve kanı temizleyen klorofil içerdiğinden çocuklarımızın sağlığı için önemli!
FINDIKLAR
Fındıklar çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde yağ ihtiyacını karşılamaları ve enerji kazanmaları açısından oldukça önemli bir yer tutar. Siz de fındıklar, çekirdekler ve kuru meyvelerden güzel karışımlar yapın ve bu rengarenk faydalı atıştırmalıklar ile çocuklarınıza enerji depolayın.
FISTIK EZMESİ
Fıstık ezmesi mükemmel bir protein, vitamin, magnezyum ve demir kaynağı olduğu için çocuklarınızın sağlıklı beslenmesi için çok önemli! Kepekli ekmekle bir araya getirerek çocuğunuz için mükemmel bir sandviç hazırlayabilirsiniz.
BALIK
Balık içeriğindeki faydalarla çocuğunuzun sağlığına önemli katkılarda bulunuyor. Çocuğunuzun hangi balığı sevdiğini bulmaya çalışana kadar her çeşit balığı deneyin. Unutmayın; özellikle ton balığı içerdiği protein ve omega3 asitleriyle balık çocuğunuzun gelişimi için fazlasıyla önemli!
PEYNİR
Çocuklarınızın yemeklerine mutlaka peynirler eklemelisiniz. Peynirleri çocuğunuza sunarken krakerler ve harika atıştırmalıklarla daha lezzetli ve çekici hale de getirebilirsiniz. Yağsız süzme peynir ve keçi peynirinin ideal protein kaynaklarını olduğunu unutmayın!
TAM TAHILLAR
Kepekli makarna ve tam tahıllı ekmekler, kahvaltılık gevrekler, esmer pirinç ve yulaf… Sağlığımız önemli ölçüde etkileyen bu beslenme detayları çocuklarımız için de çok önemli. Makarna, pilav gibi fazlasıyla tüketilen bu besinleri bu tercihlerle yapmanız ve çocuklarınızın beslenmesina bu şekilde döir ve protein katmanızı tavsiye ederiz.
FASULYELER
Çocuğunuzun fasülye seviyor mu? O zaman şanslısınız! Protein, karbonhidrat ve demir açısından oldukça zengin olan fasülyeleri çocuğunuzun menülerine salatalar ve ana yemeklerle katın!
PATLAMIŞ MISIR
Çocuğunuzun abur cubur keyfi için ideal bir seçenek! Sağlıksız onlarca seçenekten vazgeçin ve ona atıştırma keyfini patlamış mısırlarla yaşatın!
SU VE MEYVE SULARI
Sıra sıvıya gelince… Su her zamanki gibi başrolde. Tabii ki temel besin kaynaklarımızdan suya meyve suları ve süt ekleniyor. Bu içecekler çocuklarımızın öğünlerinin önemli bir yerini kaplıyor.Kaynak.7gunsaglik
Gelişme Çağında Boy Uzamasına Dair Bilgiler
Çocuklar büyüme çağında ne kadar uzar, normal boy uzama oranı nedir?
Piyasada isminde uzama ve büyüme ile ilgili kelimelerin bulunduğu, “gıda takviyesi” adı altında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın izni ile satıldığı belirtilen veya ayak tabanlığı şeklinde kullanılarak Uzak Doğu ülkelerinden ithal edildiği belirtilen bazı ürünlerin boyu uzattığı, hatta 20 yaşından sonra bile uzama sağladığı konusunda özellikle internet ortamında birçok sitenin Reklam yaptığı, hatta bazen medyada da yer aldığı görülmektedir.
Normal bir insanda boy uzaması genetik ve hormonal yapının yanı sıra, beslenme ve spor gibi birçok çevresel faktörün etkisi altındadır ve tüm bu faktörler normal olduğunda, ancak kişi genetik olarak belirlenmiş boyuna ulaşabilir. Kişinin boyunun normal olup olmadığı aynı yaş ve cinsteki normal kişilerle karşılaştırılarak saptanır. Normal boyda bir kişinin boyunun uzatılmasına gerek olmadığı gibi, bu gibi besin katkı maddeleri ve ilaçlarla daha fazla uzaması da mümkün değildir.
Büyüme kemiklerin eklem yerlerinde bulunan büyüme kıkırdakları yardımıyla gerçekleştiğinden ve erkeklerde en geç 18 yaş civarı, kızlarda ise düzenli adet gördükten birkaç yıl sonra bu kıkırdaklar kemikleştiğinden büyüme de durur ve kişi erişkin boyuna ulaşmış sayılır. Bundan sonra kişinin boyunun kısa olsa bile daha fazla uzaması, bu tür besin katkı maddeleri veya herhangi ilaç tedavisi ile mümkün değildir. Bu nedenle boy kısalığından şüphelenilen olguların mümkün olan en erken yaşta ve tercihen ergenlikten önce değerlendirilmesi gerekir.
AİLELER DİKKAT!
Piyasada Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın izni ile satıldığı söylenen ve tamamen bitkisel karışımlardan ibaret ürünlerin boyu uzattığı iddiası hiçbir bilimsel temele dayanmamaktadır. Marketten satın alabileceğiniz her besin maddesi gibi bu ürünler de Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın izni ile satılmaktadır. Söz konusu ürünlerin içindeki maddeler normal beslenen bir kişinin günlük ihtiyacını sağlayabileceği ve ekstra katkıya ihtiyaç duymayacağı mineral ve vitaminlerden oluşmaktadır. Bitkisel kaynaklı olduğu söylenenler ise yüksek miktarda doğal östrojen içerebileceklerinden, çocukların büyüme kıkırdaklarının erken kapanmasına neden olabilirler.
Bu nedenle normal beslenen ve beslenmeyi bozacak herhangi bir hastalığı olmayanlarda doktor tavsiyesi dışında ek gıda takviyesine ihtiyaç yoktur.
Ayak tabanlığı şeklinde kullanılan ve boy uzattığı söylenen ürünlerin de yeterli ve güvenilir bilimsel dayanakları henüz kesinleşmemiştir.Kaynak.7gunsaglik
Piyasada isminde uzama ve büyüme ile ilgili kelimelerin bulunduğu, “gıda takviyesi” adı altında Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın izni ile satıldığı belirtilen veya ayak tabanlığı şeklinde kullanılarak Uzak Doğu ülkelerinden ithal edildiği belirtilen bazı ürünlerin boyu uzattığı, hatta 20 yaşından sonra bile uzama sağladığı konusunda özellikle internet ortamında birçok sitenin Reklam yaptığı, hatta bazen medyada da yer aldığı görülmektedir.
Normal bir insanda boy uzaması genetik ve hormonal yapının yanı sıra, beslenme ve spor gibi birçok çevresel faktörün etkisi altındadır ve tüm bu faktörler normal olduğunda, ancak kişi genetik olarak belirlenmiş boyuna ulaşabilir. Kişinin boyunun normal olup olmadığı aynı yaş ve cinsteki normal kişilerle karşılaştırılarak saptanır. Normal boyda bir kişinin boyunun uzatılmasına gerek olmadığı gibi, bu gibi besin katkı maddeleri ve ilaçlarla daha fazla uzaması da mümkün değildir.
Büyüme kemiklerin eklem yerlerinde bulunan büyüme kıkırdakları yardımıyla gerçekleştiğinden ve erkeklerde en geç 18 yaş civarı, kızlarda ise düzenli adet gördükten birkaç yıl sonra bu kıkırdaklar kemikleştiğinden büyüme de durur ve kişi erişkin boyuna ulaşmış sayılır. Bundan sonra kişinin boyunun kısa olsa bile daha fazla uzaması, bu tür besin katkı maddeleri veya herhangi ilaç tedavisi ile mümkün değildir. Bu nedenle boy kısalığından şüphelenilen olguların mümkün olan en erken yaşta ve tercihen ergenlikten önce değerlendirilmesi gerekir.
AİLELER DİKKAT!
Piyasada Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın izni ile satıldığı söylenen ve tamamen bitkisel karışımlardan ibaret ürünlerin boyu uzattığı iddiası hiçbir bilimsel temele dayanmamaktadır. Marketten satın alabileceğiniz her besin maddesi gibi bu ürünler de Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın izni ile satılmaktadır. Söz konusu ürünlerin içindeki maddeler normal beslenen bir kişinin günlük ihtiyacını sağlayabileceği ve ekstra katkıya ihtiyaç duymayacağı mineral ve vitaminlerden oluşmaktadır. Bitkisel kaynaklı olduğu söylenenler ise yüksek miktarda doğal östrojen içerebileceklerinden, çocukların büyüme kıkırdaklarının erken kapanmasına neden olabilirler.
Bu nedenle normal beslenen ve beslenmeyi bozacak herhangi bir hastalığı olmayanlarda doktor tavsiyesi dışında ek gıda takviyesine ihtiyaç yoktur.
Ayak tabanlığı şeklinde kullanılan ve boy uzattığı söylenen ürünlerin de yeterli ve güvenilir bilimsel dayanakları henüz kesinleşmemiştir.Kaynak.7gunsaglik
Osteoartrite Karşı El ve Parmak Egzersizleri
El ve parmakları güçlendirmek için egzersizler yapabiliriz. Çeşitli hareketlerle ağrıları azaltıp hareketini artırabiliriz.
Gerginlik hissedene kadar ellerinizi sadece gerin. Acı hissetmemeniz gerekir. Basit bir streç ile başlayın. Hafif bir yumruk yapın 30-60 saniye bu şekilde bekleyin. Sonra parmakları yavaşça gevşetin. Bunu iki elinize 4 defa yapın. Avcunuzu yere kapatın. Yavaşça zorlamadan parmaklarınızı düzleştirin.
30-60 saniye tutup bırakın yine tekrar edin. Yarım yumruk yapalım, parmakları yarım içe doğru kıvırıp bastıralım. Bu şekilde de bekletip bırakmak iyi gelecek. 10-15 defa bu hareketi tekrar edelim: yumuşak bir maddeyi avcumuza alıp sıkıp bırakalım. Şimdi aynı hareketi sadece parmak uçlarıyla yapalım.
Parmak kaldırma hareketini yapalım. Avcumuz yerde kapalı duracak. Parmaklar tek tek yukarı kalkıp inecek. Her parmak için ayrı yapılması gerekiyor. 12 kez tekrar yeterlidir. Baş parmak açısıyla hareket edelim. Elimiz yine bir masada kapalı dururken sadece baş parmak sağa ya da sola doğru genişçe gergince açılsın.
Biraz bekleyip tekrar edelim. Aynı hareketin içe doğru olanını da yapalım. Bir de mükemmel işareti vardır. İşaret parmağıyla baş parmağın ucu birleşir diğer parmaklar düz kalır. Bu hareketi de 60 saniye boyunca tekrarlı yapalım. Ellerimizi ılık su altında 10 dakika bekletmek de gerginliğini ağrısını alacak ve iyi gelecektir. Oyun hamuruyla vakit geçirmek de bir başka öneridir.
Kaynak.7gunsaglik
Gerginlik hissedene kadar ellerinizi sadece gerin. Acı hissetmemeniz gerekir. Basit bir streç ile başlayın. Hafif bir yumruk yapın 30-60 saniye bu şekilde bekleyin. Sonra parmakları yavaşça gevşetin. Bunu iki elinize 4 defa yapın. Avcunuzu yere kapatın. Yavaşça zorlamadan parmaklarınızı düzleştirin.
30-60 saniye tutup bırakın yine tekrar edin. Yarım yumruk yapalım, parmakları yarım içe doğru kıvırıp bastıralım. Bu şekilde de bekletip bırakmak iyi gelecek. 10-15 defa bu hareketi tekrar edelim: yumuşak bir maddeyi avcumuza alıp sıkıp bırakalım. Şimdi aynı hareketi sadece parmak uçlarıyla yapalım.
Parmak kaldırma hareketini yapalım. Avcumuz yerde kapalı duracak. Parmaklar tek tek yukarı kalkıp inecek. Her parmak için ayrı yapılması gerekiyor. 12 kez tekrar yeterlidir. Baş parmak açısıyla hareket edelim. Elimiz yine bir masada kapalı dururken sadece baş parmak sağa ya da sola doğru genişçe gergince açılsın.
Biraz bekleyip tekrar edelim. Aynı hareketin içe doğru olanını da yapalım. Bir de mükemmel işareti vardır. İşaret parmağıyla baş parmağın ucu birleşir diğer parmaklar düz kalır. Bu hareketi de 60 saniye boyunca tekrarlı yapalım. Ellerimizi ılık su altında 10 dakika bekletmek de gerginliğini ağrısını alacak ve iyi gelecektir. Oyun hamuruyla vakit geçirmek de bir başka öneridir.
Kaynak.7gunsaglik
Genç Kadınlarda Depresyon Kalp Krizi Riskini Artırır
Depresyon ve kalp hastalığı arasındaki bağlantıları araştıran yeni bir çalışmada 55 yaşından küçük kadınlarda depresyonun kalp krizini tetiklediği ortaya çıkmıştır.
Majör kalp sorunları depresyonla beraber 2 kat daha fazla yaşanır. Kalp damar hastalıkları, inme, felç ve ölüm gibi riskler söz konusudur. Kadınlarda bu risk erkeklere oranla daha büyüktür. 40-59 yaş arasındaki milyonlarca kadın bu riski taşır. Kalp hastalığı ve kanserden ölme oranları 3 te 1 kadar çoktur.
Kalp hastalıkları her yaştan kadını etkiler. Araştırmacılar koroner anjiyografi ile arterlerde bulunan hastalığını teşhis edebilirken 3235 kişiyi bu şekilde taramıştır. Depresyon derecesindeki her 1 puanlık artış kalp krizi ve hastalık riskini %7 daha artırır. Bu süreçte yaşanan kalp kaynaklı ölümler de depresyonla beraber 2.5 kat daha fazladır.
Kaynak.7gunsaglik
Majör kalp sorunları depresyonla beraber 2 kat daha fazla yaşanır. Kalp damar hastalıkları, inme, felç ve ölüm gibi riskler söz konusudur. Kadınlarda bu risk erkeklere oranla daha büyüktür. 40-59 yaş arasındaki milyonlarca kadın bu riski taşır. Kalp hastalığı ve kanserden ölme oranları 3 te 1 kadar çoktur.
Kalp hastalıkları her yaştan kadını etkiler. Araştırmacılar koroner anjiyografi ile arterlerde bulunan hastalığını teşhis edebilirken 3235 kişiyi bu şekilde taramıştır. Depresyon derecesindeki her 1 puanlık artış kalp krizi ve hastalık riskini %7 daha artırır. Bu süreçte yaşanan kalp kaynaklı ölümler de depresyonla beraber 2.5 kat daha fazladır.
Kaynak.7gunsaglik
Statin Tedavisinin Bağlılık Bildiricileri Ortaya Çıkarıldı
Yüksek kolesterol için verilen statin ilaçlar %46 oranında kalp damar rahatsızlıkları riski taşıyor.
Bireysel tedavide statin kullanan hastalar yaşam tarzı faktörleriyle beraber kalp hastalıkları çekebiliyor. Kandaki kolesterol seviyesini düşüren ve kalp riskini azaltan statin tedavisi karaciğerdeki kolesterol üreten enzimleri bloke ediyor.
10 kişiden 1’inde ise aksi yönde etkisini göstererek kalp krizi ve felç gibi yan etkilere neden olabiliyor. Kilo ve sigara sorunu olan hastalar büyük risk altında. Fazla kilolu olanlar ve bir de sigara içenler statin tedavisi görse bile riski yüksek. Kolesterol ve kalp riskleri var. Ağır alkol alanlar ise yüksek risk grubuna dahil.
Kaynak.7gunsaglik
Bireysel tedavide statin kullanan hastalar yaşam tarzı faktörleriyle beraber kalp hastalıkları çekebiliyor. Kandaki kolesterol seviyesini düşüren ve kalp riskini azaltan statin tedavisi karaciğerdeki kolesterol üreten enzimleri bloke ediyor.
10 kişiden 1’inde ise aksi yönde etkisini göstererek kalp krizi ve felç gibi yan etkilere neden olabiliyor. Kilo ve sigara sorunu olan hastalar büyük risk altında. Fazla kilolu olanlar ve bir de sigara içenler statin tedavisi görse bile riski yüksek. Kolesterol ve kalp riskleri var. Ağır alkol alanlar ise yüksek risk grubuna dahil.
Kaynak.7gunsaglik
Mutlu Evlilik Kalp Sağlığını Destekler mi?
Mutlu bir evlilik veya duygusal ilişki kardiyovasküler hastalık riskini azaltıyor.
Pittsburgh Üniversitesi araştırmacılarına göre kalp damar sağlığını mutluluk destekliyor. Evlilikle kalp sağlığı arasında güçlü bir ilişki var. Kalp hastalıklarından ölme riski ve oranı da oldukça azalıyor. Sosyal ilişkilerin kalitesi, huzuru bulma ve mutlu olma özellikle ikili ilişkisinde bunları yaşama kişiyi iyileştiriyor ve hastalığı önlüyor.
Olumsuz etkileşim ve ilişkiler ise kalp hastalığı riskini %8.5 kadar artırıyor. Partnerlerin bir süre boyunca izlenen özel yaşamlarına bakıldığında bu sonuçlar uzun vadede ölçülmüş ve ortaya çıkmıştır. Mutluluk sonucu kan damarları genişler vücuda kalbe damarlara daha fazla kan ve oksijen gider. Damar genişlemesi daha çok oksijen demek de hastalıkların önlenmesi demektir.
Kaynak.7gunsaglik
Pittsburgh Üniversitesi araştırmacılarına göre kalp damar sağlığını mutluluk destekliyor. Evlilikle kalp sağlığı arasında güçlü bir ilişki var. Kalp hastalıklarından ölme riski ve oranı da oldukça azalıyor. Sosyal ilişkilerin kalitesi, huzuru bulma ve mutlu olma özellikle ikili ilişkisinde bunları yaşama kişiyi iyileştiriyor ve hastalığı önlüyor.
Olumsuz etkileşim ve ilişkiler ise kalp hastalığı riskini %8.5 kadar artırıyor. Partnerlerin bir süre boyunca izlenen özel yaşamlarına bakıldığında bu sonuçlar uzun vadede ölçülmüş ve ortaya çıkmıştır. Mutluluk sonucu kan damarları genişler vücuda kalbe damarlara daha fazla kan ve oksijen gider. Damar genişlemesi daha çok oksijen demek de hastalıkların önlenmesi demektir.
Kaynak.7gunsaglik
Yüksek Kolesterol İle Kısırlık İlişkisi
Anne adayının kolesterol düzeyleri yüksek ise uzun süre gebe kalmak için bekleyebilir.
Kötü kolesterolün yüksek iyi kolesterolün de düşük olmaması gerekiyor. Lipoprotein düzeyleri önemli. Gerekli kontroller yapılmalı kolesterol ilacı veya beslenme planına uyulmalı. Yani kolesterol sorununuz varsa mutlaka uzman kontrolünde tedavi ettirmeniz gerek. Aksi halde anne olamayabilir kısırlık yaşayabilirsiniz.
Ayrıca bu hastalık belirti de vermez ve sinsidir. 3 yetişkinden 1’i kontrol altında olmalıdır. Sinir hücreleri ve steroid hormonlarının korunması buna bağlı. Gereken yağ miktarından fazla ihtiyaç karşılanırsa kolesterol yükselir kalp hastalığı ve felç gibi sorunlar görülebilir. Arterler tıkanır ve kadınlarda kısırlık baş gösterebilir.
18-40 yaş arası kadınlar beslenmeye ve sağlık taramalarına önem vermelidir. Gebelikte de kolesterol takibi önemlidir. Dört ana kategori - total kolesterol , LDL kolesterol , HDL kolesterol ve trigliserid değerleri ile en kapsamlı kolesterol testi yaptırılmalıdır. Düzenli testlere göre doktorunuz size tavsiyelerde bulunacaktır.Kaynak.7gunsaglik
Kötü kolesterolün yüksek iyi kolesterolün de düşük olmaması gerekiyor. Lipoprotein düzeyleri önemli. Gerekli kontroller yapılmalı kolesterol ilacı veya beslenme planına uyulmalı. Yani kolesterol sorununuz varsa mutlaka uzman kontrolünde tedavi ettirmeniz gerek. Aksi halde anne olamayabilir kısırlık yaşayabilirsiniz.
Ayrıca bu hastalık belirti de vermez ve sinsidir. 3 yetişkinden 1’i kontrol altında olmalıdır. Sinir hücreleri ve steroid hormonlarının korunması buna bağlı. Gereken yağ miktarından fazla ihtiyaç karşılanırsa kolesterol yükselir kalp hastalığı ve felç gibi sorunlar görülebilir. Arterler tıkanır ve kadınlarda kısırlık baş gösterebilir.
18-40 yaş arası kadınlar beslenmeye ve sağlık taramalarına önem vermelidir. Gebelikte de kolesterol takibi önemlidir. Dört ana kategori - total kolesterol , LDL kolesterol , HDL kolesterol ve trigliserid değerleri ile en kapsamlı kolesterol testi yaptırılmalıdır. Düzenli testlere göre doktorunuz size tavsiyelerde bulunacaktır.Kaynak.7gunsaglik
Yaşlılarda Egzersiz Beyni Destekliyor ve Geliştiriyor
Birçok araştırma egzersizin beyin için faydalı olduğunu doğruluyor.
Son çalışma Kanada Montreal Üniversitesi’nde yapılmış ve yaşlılarda egzersizin beyne olumlu etkileri kanıtlanmıştır. Birçok fiziksel aktivite egzersiz ve sporun yerine geçebilir ve aynı şekilde beyin için yararlıdır. Planlama, organize olma, dikkatini verme, hatırlama ve yönetme gibi beynin çeşitli bölümleri olumlu anlamda etkilenir ve gelişim gösterir.
İleri yaşlarda hafıza bilişsel beyinsel tüm sorunları erken yaşlarda spor yaparak önleyebilirsiniz. Ancak yaşlıların da kendine uygun fiziksel aktivitelerde bulunması yine beyne ve hafızaya iyi geliyor.
Kardiyo temelli aerobik egzersizleri, kan basıncını yükselten sporlar, koşma, yürüyüş, yüzme, bisiklet ve benzeri aktiviteler çok faydalıdır. Yaşla birlikte azalan beyin motor becerileri bu şekilde güçlendirilir. Birkaç haftalık egzersiz deneyleri sonucunda yaşlı bireylerdeki gelişim gözlenmiştir. Egzersiz için spor salonuna gerek yok sevdiğiniz bir fiziksel aktiviteye yönelebilirsiniz.
Kaynak.7gunsaglik
Son çalışma Kanada Montreal Üniversitesi’nde yapılmış ve yaşlılarda egzersizin beyne olumlu etkileri kanıtlanmıştır. Birçok fiziksel aktivite egzersiz ve sporun yerine geçebilir ve aynı şekilde beyin için yararlıdır. Planlama, organize olma, dikkatini verme, hatırlama ve yönetme gibi beynin çeşitli bölümleri olumlu anlamda etkilenir ve gelişim gösterir.
İleri yaşlarda hafıza bilişsel beyinsel tüm sorunları erken yaşlarda spor yaparak önleyebilirsiniz. Ancak yaşlıların da kendine uygun fiziksel aktivitelerde bulunması yine beyne ve hafızaya iyi geliyor.
Kardiyo temelli aerobik egzersizleri, kan basıncını yükselten sporlar, koşma, yürüyüş, yüzme, bisiklet ve benzeri aktiviteler çok faydalıdır. Yaşla birlikte azalan beyin motor becerileri bu şekilde güçlendirilir. Birkaç haftalık egzersiz deneyleri sonucunda yaşlı bireylerdeki gelişim gözlenmiştir. Egzersiz için spor salonuna gerek yok sevdiğiniz bir fiziksel aktiviteye yönelebilirsiniz.
Kaynak.7gunsaglik
Kronik Yorgunluk Beyindeki Anormalliklerin Belirtisi mi?
Kronik yorgunluk çeken bireyler belirtilerini normal bir bitkinlik hali olarak yaşar.
Son birkaç aydır çok az uyuyan uyku sorunları çeken kişilerde stresle beraber yoğun yaşanır. Teşhisi için birtakım testler yapılır. Tanı ve tedavide bunun kaynağının beyindeki anormallikler olabileceği görülmüştür.
California üniversitesi tıp fakültesi doktorlarından Dr. Zeineh’in çalışmasına göre kronik yorgunluk sendromunu ABD’de 1 milyon civarından insan yaşıyor ve bu hastalık yayılmaya başladı. Bitkinlik sadece fiziksel olarak etkilemiyor aynı zamanda ruhsal sorunlara yol açarak düşünme işlevini dahi bozuyor. Odaklanma ve hafıza sorunları, ruh hali sorunları, uykusuzluk görülebiliyor.
Nedenleri arasında kötü beslenme yetersiz beslenme enfeksiyon, bağışıklık açığı, stres, yüksek tansiyon ve beynin bazı bölgelerindeki bölgesel bozukluklardır. Maalesef bu hastalar bilinçli olmadığından teşhis ve muayenede artı tedavide geç kalabiliyor hatta %20 oranında doktora gidiliyor.
Kaynak.7gunsaglik
Son birkaç aydır çok az uyuyan uyku sorunları çeken kişilerde stresle beraber yoğun yaşanır. Teşhisi için birtakım testler yapılır. Tanı ve tedavide bunun kaynağının beyindeki anormallikler olabileceği görülmüştür.
California üniversitesi tıp fakültesi doktorlarından Dr. Zeineh’in çalışmasına göre kronik yorgunluk sendromunu ABD’de 1 milyon civarından insan yaşıyor ve bu hastalık yayılmaya başladı. Bitkinlik sadece fiziksel olarak etkilemiyor aynı zamanda ruhsal sorunlara yol açarak düşünme işlevini dahi bozuyor. Odaklanma ve hafıza sorunları, ruh hali sorunları, uykusuzluk görülebiliyor.
Nedenleri arasında kötü beslenme yetersiz beslenme enfeksiyon, bağışıklık açığı, stres, yüksek tansiyon ve beynin bazı bölgelerindeki bölgesel bozukluklardır. Maalesef bu hastalar bilinçli olmadığından teşhis ve muayenede artı tedavide geç kalabiliyor hatta %20 oranında doktora gidiliyor.
Kaynak.7gunsaglik
Az Karbonhidrat, Çok Yağ Epilepsi Riskini Azaltır
Araştırmacılar yetişkinlerde epilepsi direncini incelemiş ilaca direnciyle beraber beslenme etkileşimleri gözlenmiştir.
Buna göre az karbonhidrat yüksek oranda yağ tüketimi epilepsi direncini artırarak riski azaltıyor. Bu diyete Atkins diyeti deniyor. Meyve, sebze, fındık, avokado, peynir, balık, pastırma, yumurta, mayonez, tereyağı, hamburger, krema gibi bahsedilen besin değerlerindeki besinler tüketilmeli.
Bu diyet kısıtlayıcı olmamakla birlikte yürütmesi zordur. Ketojenik epilepsi diyetinde 3:1 veya 4:1 oranda yağ tüketilmeli. Karbonhidrat proteini az miktarda olmalı. Aldığınız kalorinin o öğün ve o gün için belli bir kısmı yağdan az bir kısmı karbonhidrat ve proteinden oluşmalı. Vitamin mineral ve besin değerleri yüksek olmalı.
Sağlıklı ve bu tarzda beslendiğiniz takdirde epilepsi riskiniz azalır. Epilepsi ciddi bir beyin hastalığıdır diğer adı saradır. Bu beslenme düzeniyle epilepsi vakalarında %50 azalma görülmüştür. Tedavi kesilince kilo kaybı görülür ciddi bir yan etki görülmemiştir.
Kaynak.7gunsaglik
Buna göre az karbonhidrat yüksek oranda yağ tüketimi epilepsi direncini artırarak riski azaltıyor. Bu diyete Atkins diyeti deniyor. Meyve, sebze, fındık, avokado, peynir, balık, pastırma, yumurta, mayonez, tereyağı, hamburger, krema gibi bahsedilen besin değerlerindeki besinler tüketilmeli.
Bu diyet kısıtlayıcı olmamakla birlikte yürütmesi zordur. Ketojenik epilepsi diyetinde 3:1 veya 4:1 oranda yağ tüketilmeli. Karbonhidrat proteini az miktarda olmalı. Aldığınız kalorinin o öğün ve o gün için belli bir kısmı yağdan az bir kısmı karbonhidrat ve proteinden oluşmalı. Vitamin mineral ve besin değerleri yüksek olmalı.
Sağlıklı ve bu tarzda beslendiğiniz takdirde epilepsi riskiniz azalır. Epilepsi ciddi bir beyin hastalığıdır diğer adı saradır. Bu beslenme düzeniyle epilepsi vakalarında %50 azalma görülmüştür. Tedavi kesilince kilo kaybı görülür ciddi bir yan etki görülmemiştir.
Kaynak.7gunsaglik
Kronik Ürtikere Karşı D Vitamini Desteği
Nebraska Medical Center Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan bir çalışmaya göre D vitaminin bir yararı daha bulundu.
Kronik ürtiker ya da kurdeşene iyi gelebiliyor. Deride şişme kaşıntı kızarıklık gibi belirtilerle görülen ürtiker alerjil bir cilt hastalığıdır. Aylarca yıllarca ya da daha kısa sürebilir. Alerji astım ve immünoloji bölümü uzmanları bu konuyu incelerken D vitaminin katkıları ortaya çıkmıştır. 2 yıllık çalışma sonucunda kronik ürtiker için tamamlayıcı bir tedavi olan D vitamini ortaya çıkmış, D3 vitamininin reçeteli ilaçlarla takviye olarak verilmesi önerilmiştir.
12 hafta boyunca D3 takviyeleri alan ürtiker hastaları %33 oranında iyileşme göstermiştir. %40 oranına kadar çıkan iyileşme sürecinde alınan miktar da önem taşımıştır. Yan etkileri olmaksınızn uygun dozda iyileşmeler görülmüştür. Alerjik ve bağışıklık sorunu olan ürtiker standart tedavide antihistaminikler ile tedavi ediliyor. Buna ek olarak D vitamini takviyesi iyileşme hızını ve oranını artırıyor.Kaynak.http://www.7gunsaglik.com
Kronik ürtiker ya da kurdeşene iyi gelebiliyor. Deride şişme kaşıntı kızarıklık gibi belirtilerle görülen ürtiker alerjil bir cilt hastalığıdır. Aylarca yıllarca ya da daha kısa sürebilir. Alerji astım ve immünoloji bölümü uzmanları bu konuyu incelerken D vitaminin katkıları ortaya çıkmıştır. 2 yıllık çalışma sonucunda kronik ürtiker için tamamlayıcı bir tedavi olan D vitamini ortaya çıkmış, D3 vitamininin reçeteli ilaçlarla takviye olarak verilmesi önerilmiştir.
12 hafta boyunca D3 takviyeleri alan ürtiker hastaları %33 oranında iyileşme göstermiştir. %40 oranına kadar çıkan iyileşme sürecinde alınan miktar da önem taşımıştır. Yan etkileri olmaksınızn uygun dozda iyileşmeler görülmüştür. Alerjik ve bağışıklık sorunu olan ürtiker standart tedavide antihistaminikler ile tedavi ediliyor. Buna ek olarak D vitamini takviyesi iyileşme hızını ve oranını artırıyor.Kaynak.http://www.7gunsaglik.com
Ruh Sağlığı Bozukluğu Olan Kadınlar Şiddet Yanlısı Olabilir
Kadın hastalıkları araştırılırken uzmanlar bir konuya dikkat çekmiştir.
Ruh sağlığı sorunları yaşayan, zihinsel ve ruhsal engelli kadınların ilişkileri çok sancılı olabiliyor. Günlük hayatlarında ve ilişkilerinde ağzı bozuk olabilir ve küfürbazlık sınırını zorlayabilirler. Psikolojik, duygusal ve zihinsel engel yaşayan kadınlar daha çok şiddetle karşılaşır ve şiddeti destekleyerek kendileri de zor kullanma, şiddet, küfür, hakaret gibi ekstrem yollara başvurur. Mağdur ve savunmasız bu kadınlarda normal sağlıklı kadınlara oranla bu sorunlar 4 kat daha fazla yaşanır. Ruhsal sağlık sorunu olan kadınlar toplumlarda genel nüfusa oranla daha çok şiddet görür.
Zayıflıklarından yararlanma durumu söz konusudur. Bu kadınlar da şiddete daha çok meyillidir. Küfür etmek ve ağzı bozuk olmak normal karşılanır. Eşleri tarafından fiziksel, cinsel, duygusal ve finansal şiddet ve istismara uğrayabilirler. Dayak ve işkence, tecavüz, sözlü şiddet, hakaret, aşağılama, küfür, küçümseme, parasını üzerine alma gibi birçok alanda şiddet ve olumsuz koşul maalesef zihinsel ve ruhsal engelli kadınlarda sıkça yaşanıyor. Sosyal izolasyonda olan bu kadınları eşleri ve yakınları en yakın dostları bile kandırıp şiddet uygulayabiliyor. Müdahale ve tedavi hastayı hedef alarak en yakın zamanda uygulanmalıdırKaynak.http://www.7gunsaglik.com
Ruh sağlığı sorunları yaşayan, zihinsel ve ruhsal engelli kadınların ilişkileri çok sancılı olabiliyor. Günlük hayatlarında ve ilişkilerinde ağzı bozuk olabilir ve küfürbazlık sınırını zorlayabilirler. Psikolojik, duygusal ve zihinsel engel yaşayan kadınlar daha çok şiddetle karşılaşır ve şiddeti destekleyerek kendileri de zor kullanma, şiddet, küfür, hakaret gibi ekstrem yollara başvurur. Mağdur ve savunmasız bu kadınlarda normal sağlıklı kadınlara oranla bu sorunlar 4 kat daha fazla yaşanır. Ruhsal sağlık sorunu olan kadınlar toplumlarda genel nüfusa oranla daha çok şiddet görür.
Zayıflıklarından yararlanma durumu söz konusudur. Bu kadınlar da şiddete daha çok meyillidir. Küfür etmek ve ağzı bozuk olmak normal karşılanır. Eşleri tarafından fiziksel, cinsel, duygusal ve finansal şiddet ve istismara uğrayabilirler. Dayak ve işkence, tecavüz, sözlü şiddet, hakaret, aşağılama, küfür, küçümseme, parasını üzerine alma gibi birçok alanda şiddet ve olumsuz koşul maalesef zihinsel ve ruhsal engelli kadınlarda sıkça yaşanıyor. Sosyal izolasyonda olan bu kadınları eşleri ve yakınları en yakın dostları bile kandırıp şiddet uygulayabiliyor. Müdahale ve tedavi hastayı hedef alarak en yakın zamanda uygulanmalıdırKaynak.http://www.7gunsaglik.com
Adet Öncesi Sendromuna Temel Çözümler
PMS dediğimiz adet öncesi sendromunu iyice tanıyalım ve önlem alalım ki ciddi boyutlara ulaşmasın.
Regl öncesi gerginlik sendromu, her kadının yaşadığı, ama az sayıda kadının sözünü ettiği bir sorun. Neden regl öncesi dönemde çok tahammülsüz oluyoruz? Neden her ay düzenli olarak bu problemi yaşıyoruz? Yüzümüzde sivilceler çıkıyor ve kilo alıyoruz. Bu soruları artık duymaya alıştık. Peki bu dönemde hormonal dengemiz nasıl bozuluyor? Vücudumuzda neler oluyor ve bu sendromu en aza indirmek için neler yapmalıyız?
Hormonlar
Çoğu kadın, adet döneminden 3 ile 7 gün öncesinden itibaren belirtileri hissetmeye başlıyor. Ama vücutta olup biten değişiklikler yaklaşık iki hafta öncesinden başlıyor. Hormonların değişimi yaklaşık iki hafta önce başlıyor. Vücuttaki östrojen ve projesteron değerleri değişirken, testosteron üretilmeye başlıyor. Projesteron hormonu vücuttaki yağ üretimini artırıyor ve gözeneklerin tıkanmasına yol açarak, cilt üzerinde akne oluşumlarına davetiye çıkarıyor. Ayrıca testosteron hormonu, vücutta yağ bezlerinin meydana getirdiği sebumu yükseltmek için elinden geleni yapıyor. Bu yüzden kadınlar şehri terk etmek isteyecek kadar gergin duruma geliyor.
Bu durumda yapılması gereken şey ilk olarak vücudunuzu tanımaktır. Örneğin, belirtilerinizin ne kadar zaman önce başladığı ve sivilcelerinizin yüzünüzün hangi bölgesinde çıktığını bilmeniz bu ipuçlarını verecektir. Eğer sivilceler çene çevrenizde çıkıyor ise, regl öncesi akne sorununuz var demektir.
Regl öncesi sendromdaki psikolojik patlamaların tamamen normal ve hormonal olduğunu aklınızdan çıkarmadan, bu sorunları en aza indirmek için yapabileceklerinize bir göz atın.
Sadece bana mı oluyor?
Bazen çevrenize bakıp sizinle aynı problemi yaşamayan kadınları gördüğünde böyle düşünmeniz normal. Ne kadar sıradan belirtiler olsa da, her bünyenin hormonal değişiklikleri ve vücuttaki değişimlere verdiği cevaplar farklıdır. Bazı kadınların adet dönemi sivilceleri çok yoğun ve kalıcı olurken, bazılarının ise az olabilmektedir. Ne yazık ki, vücudun değişikliklere verdiği tepkiler her ay farklı olabilir ve önceden tahmin edilemez. Ayrıca vücudun regl dönemindeki değişikliklere verdiği tepkiler her yaşta da değişkenlik göstermektedir. Örneğin, ergenlikteki regl dönemlerinizde normal olan cildinizde, 30 yaşınıza geldiğinizde bir anda sivilceler oluşabilir.
Stres ile başa çıkın
Stresin en büyük sebebi, kadınların korkulu rüyası olan regl dönemi sivilceleridir. Strese girildikçe sivilceler çoğalır, sivilceler çoğaldıkça strese girilir. Bu kısır döngüyü sonlandırmanın yolu sakin olmaktır. Stresi kontrol etmek için yapılabilecek birçok şey vardır. Masaj, meditasyon, yoga, temiz hava, güzel bir kitap veya bir yürüyüş bunlardan biri olabilir.
Su için
Susamadığınız zamanlarda bile su içmeye çalışın. Canınız bir şey içmek istediğinde, meyve suyu veya kola yerine bir bardak su daha için. Eğer su içmeyi unutuyorsanız, masa başınızda veya çantanızda bir şişe su bulundurun. Günde en az 2 litre içmelisiniz. Su vücudumuzdaki toksinleri temizler ve diğer içecekler gibi her hangi bir yan etkisi yoktur.
Yediklerinize dikkat edin
Sadece sağlık için değil, kilo kontrolü için de yediklerinize dikkat etmelisiniz. Az şekerli ve bol vitaminli yiyecekler tüketip yaşam tarzınızı değiştirdiğinizde regl dönemi sivilcelerinizin azaldığını fark edeceksiniz. Bol bol balık ve lifli gıdalar tüketmeye çalışın.
Temizliğe dikkat edin
Regl döneminde oluşan hormonal akneler iç etkiler ile oluştuğu için, bu dönemde dış etkilere daha fazla dikkat etmeniz gerekir. Bakterilere karşı ne kadar korunursanız, cildinizin düzelmesi o kadar olası olur. Cilt yapınıza göre temizleme maskeleri alarak evde uygulayabilirsiniz ve haftada iki kez yüzünüze bebek şampuanı sürebilirsiniz. Yatmadan önce makyajınızı temizlemeye, temiz yastıkta uyumaya, cep telefonunuzu temiz tutmaya özen göstermelisiniz.Kaynak.http://www.7gunsaglik.com
Regl öncesi gerginlik sendromu, her kadının yaşadığı, ama az sayıda kadının sözünü ettiği bir sorun. Neden regl öncesi dönemde çok tahammülsüz oluyoruz? Neden her ay düzenli olarak bu problemi yaşıyoruz? Yüzümüzde sivilceler çıkıyor ve kilo alıyoruz. Bu soruları artık duymaya alıştık. Peki bu dönemde hormonal dengemiz nasıl bozuluyor? Vücudumuzda neler oluyor ve bu sendromu en aza indirmek için neler yapmalıyız?
Hormonlar
Çoğu kadın, adet döneminden 3 ile 7 gün öncesinden itibaren belirtileri hissetmeye başlıyor. Ama vücutta olup biten değişiklikler yaklaşık iki hafta öncesinden başlıyor. Hormonların değişimi yaklaşık iki hafta önce başlıyor. Vücuttaki östrojen ve projesteron değerleri değişirken, testosteron üretilmeye başlıyor. Projesteron hormonu vücuttaki yağ üretimini artırıyor ve gözeneklerin tıkanmasına yol açarak, cilt üzerinde akne oluşumlarına davetiye çıkarıyor. Ayrıca testosteron hormonu, vücutta yağ bezlerinin meydana getirdiği sebumu yükseltmek için elinden geleni yapıyor. Bu yüzden kadınlar şehri terk etmek isteyecek kadar gergin duruma geliyor.
Bu durumda yapılması gereken şey ilk olarak vücudunuzu tanımaktır. Örneğin, belirtilerinizin ne kadar zaman önce başladığı ve sivilcelerinizin yüzünüzün hangi bölgesinde çıktığını bilmeniz bu ipuçlarını verecektir. Eğer sivilceler çene çevrenizde çıkıyor ise, regl öncesi akne sorununuz var demektir.
Regl öncesi sendromdaki psikolojik patlamaların tamamen normal ve hormonal olduğunu aklınızdan çıkarmadan, bu sorunları en aza indirmek için yapabileceklerinize bir göz atın.
Sadece bana mı oluyor?
Bazen çevrenize bakıp sizinle aynı problemi yaşamayan kadınları gördüğünde böyle düşünmeniz normal. Ne kadar sıradan belirtiler olsa da, her bünyenin hormonal değişiklikleri ve vücuttaki değişimlere verdiği cevaplar farklıdır. Bazı kadınların adet dönemi sivilceleri çok yoğun ve kalıcı olurken, bazılarının ise az olabilmektedir. Ne yazık ki, vücudun değişikliklere verdiği tepkiler her ay farklı olabilir ve önceden tahmin edilemez. Ayrıca vücudun regl dönemindeki değişikliklere verdiği tepkiler her yaşta da değişkenlik göstermektedir. Örneğin, ergenlikteki regl dönemlerinizde normal olan cildinizde, 30 yaşınıza geldiğinizde bir anda sivilceler oluşabilir.
Stres ile başa çıkın
Stresin en büyük sebebi, kadınların korkulu rüyası olan regl dönemi sivilceleridir. Strese girildikçe sivilceler çoğalır, sivilceler çoğaldıkça strese girilir. Bu kısır döngüyü sonlandırmanın yolu sakin olmaktır. Stresi kontrol etmek için yapılabilecek birçok şey vardır. Masaj, meditasyon, yoga, temiz hava, güzel bir kitap veya bir yürüyüş bunlardan biri olabilir.
Su için
Susamadığınız zamanlarda bile su içmeye çalışın. Canınız bir şey içmek istediğinde, meyve suyu veya kola yerine bir bardak su daha için. Eğer su içmeyi unutuyorsanız, masa başınızda veya çantanızda bir şişe su bulundurun. Günde en az 2 litre içmelisiniz. Su vücudumuzdaki toksinleri temizler ve diğer içecekler gibi her hangi bir yan etkisi yoktur.
Yediklerinize dikkat edin
Sadece sağlık için değil, kilo kontrolü için de yediklerinize dikkat etmelisiniz. Az şekerli ve bol vitaminli yiyecekler tüketip yaşam tarzınızı değiştirdiğinizde regl dönemi sivilcelerinizin azaldığını fark edeceksiniz. Bol bol balık ve lifli gıdalar tüketmeye çalışın.
Temizliğe dikkat edin
Regl döneminde oluşan hormonal akneler iç etkiler ile oluştuğu için, bu dönemde dış etkilere daha fazla dikkat etmeniz gerekir. Bakterilere karşı ne kadar korunursanız, cildinizin düzelmesi o kadar olası olur. Cilt yapınıza göre temizleme maskeleri alarak evde uygulayabilirsiniz ve haftada iki kez yüzünüze bebek şampuanı sürebilirsiniz. Yatmadan önce makyajınızı temizlemeye, temiz yastıkta uyumaya, cep telefonunuzu temiz tutmaya özen göstermelisiniz.Kaynak.http://www.7gunsaglik.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)